-
1 zutage
ortaya çıkarmak [zutage bringen]ortaya çıkmak [zutage treten] -
2 auftauchen
ortaya çıkmaksuyun yüzüne çıkmaksökün etmek -
3 anfallen
an|fallendie \anfallende Arbeit ortaya çıkan iş -
4 herauskommen
heraus|kommensie kam aus dem Lachen nicht mehr heraus gülmekten kendini alamadıwas soll dabei \herauskommen? bundan sonuç olarak ne çıkar?;es kommt nichts dabei heraus bu işten bir şey çıkmaz;es kommt auf dasselbe heraus bu aynı kapıya çıkarwenn das herauskommt, ... bu ortaya çıkarsa...;mit der Sprache \herauskommen baklayı ağzından çıkarmak5) ( Kartenspiel) çıkmak -
5 zeigen
zeigen ['tsaıgən]I vtjdm etw \zeigen birine bir şey göstermek; ( beibringen) göstermek;dir werd' ich's \zeigen! ( fam) ben sana gösteririm!2) (an\zeigen) göstermek;das Thermometer zeigt zwei Grad termometre iki derece gösteriyor3) ( an den Tag legen) göstermek, ortaya koymak4) ( beweisen) göstermek;nun zeig mal, was du kannst! ( fam) hadi göster bakalım, ne yapabildiğini!auf etw/jdn \zeigen bir şeye/kimseye işaret etmek;sie zeigt nach rechts sağı gösteriyor;zeig mal! göstersene!, göster bakayım!III vrsich \zeigensich besorgt \zeigen endişeli görünmek;wie kann ich mich Ihnen erkenntlich \zeigen? bana yapmış olduğunuz iyiliğe karşılık size ne;er zeigt sich heute von seiner besten Seite bugün kendini en iyi tarafıyla gösteriyor;mit ihm kann man sich überall \zeigen onunla her yerde görünebilirim2) ( sich herausstellen) ortaya çıkmak, belli olmak; ( zum Vorschein kommen) ortaya çıkmak, görünmek, gözükmek;das wird sich \zeigen bu ortaya çıkacaktır, bu belli olacaktır -
6 ergeben
II adj2) ( treu) sadık, vefalı2. irrII vrsich \ergeben1) ( kapitulieren) teslim olmak;er ergab sich der Polizei polise teslim oldu4) ( sich hingeben) boyun eğmek (-e);sich in sein Schicksal \ergeben kadere boyun eğmek -
7 entpuppen
entpuppen* [ɛntpʊpən]vrsich \entpuppen1) biol pupadan çıkmaker hat sich als Betrüger entpuppt dolandırıcı olduğu ortaya [o meydana] çıktı -
8 entstehen
-
9 herausstellen
heraus|stellenI vt1) ( nach draußen stellen) dışarı(ya) çıkarmak2) ( hervorheben) ortaya koymakII vrsich \herausstellen ( sich erweisen) ortaya çıkmak, belli olmak, anlaşılmak;es hat sich als falsch/richtig ausgestellt, dass...... doğru/yanlış çıktı [o olduğu anlaşıldı];in der Verhandlung hat sich seine Unschuld herausgestellt duruşmada masum olduğu ortaya çıktı;es wird sich herausstellen, ob du Recht hast haklı olup olmadığın ortaya çıkacaktır -
10 herausstellen
herausstellen <-ge-, h>1. v/t vurgulamak;groß herausstellen abartarak ortaya koymak2. v/r: sich herausstellen als … -in … olduğu ortaya çıkmak -
11 Vorschein
zum Vorschein kommen görünmek, ortaya çıkmak -
12 zutage
zutage adv: zutage bringen ortaya çıkarmak;zutage kommen ortaya çıkmak -
13 bieten
bieten <bietet, bot, geboten> [bi:tən]I vt1) ( Anblick) sunmak, sergilemek; ( Gelegenheit, Chance) vermek; ( geben, gewähren) vermek; ( zeigen) göstermek;wie viel bietest du mir dafür? bana onun için kaç para verirsin?;das lasse ich mir nicht \bieten buna izin vermem;jdm die Stirn \bieten birinin alnını karışlamakwer bietet mehr? başka artıran var mı?III vrsich \bieten ( sich anbieten) kendini göstermek, ortaya çıkmak;bei der nächsten sich \bietenden Gelegenheit ortaya çıkan ilk fırsatta -
14 finden
finden <findet, fand, gefunden> ['fındən]I vter war nirgends zu \finden hiçbir yerde bulunamadı;ihr Haus ist gut/schlecht zu \finden evini bulmak kolay/zor;Anklang \finden rağbet görmek, tutulmak;Beachtung \finden saygı görmek;ich muss zu mir selbst \finden kendimi toparlamam gerekiyor;sie findet Freude an der Arbeit çalışmaktan sevinç duyuyor;ich finde nichts Schlimmes dabei ben bunda kötü bir şey görmüyorum;kein Ende \finden son bulmamak;Verwendung \finden kullanılmak;2) ( meinen) bulmak;wie findest du das? bunu nasıl buluyorsun?;ich finde das gut ben bunu iyi buluyorumII vrsich \finden1) ( zum Vorschein kommen) bulunmak, ortaya çıkmak;der Schlüssel wird sich schon ( wieder) \finden anahtar (tekrar) ortaya çıkacaktır2) ( in Ordnung kommen) hallolunmak;das wird sich alles \finden bütün bunlar hallolunacaktır -
15 Tag
Tag <-(e) s, -e> [ta:k] mes wird \Tag gün ağarıyor [o doğuyor];jeden \Tag her gün;jeden zweiten \Tag günaşırı, iki günde bir;jeden dritten \Tag üç günde bir;zweimal am \Tag günde iki kez;am folgenden \Tag ertesi günü;den ganzen \Tag lang bütün gün boyunca;vor 5 \Tagen 5 gün önce;in 8 \Tagen 9 gün sonra;\Tag für \Tag günbegün;von einem \Tag auf den anderen bir günden ötekine;am helllichten \Tag güpegündüz;guten \Tag! iyi günler!;\Tag der offenen Tür kamuya açık gün;etw kommt an den \Tag bir şey ortaya çıkmak;ein Unterschied wie \Tag und Nacht sein (aralarında) dağlar kadar fark olmak;einen guten/schlechten \Tag haben günü iyi/kötü geçmek;in den \Tag hinein leben günü gününe yaşamak;etw zu \Tage fördern bir şeyi ortaya çıkarmak;es ist noch nicht aller \Tage Abend gün doğmadan neler doğar;man soll den \Tag nicht vor dem Abend loben ( prov) suyu görmeden paçaları sıvamamalı2) bergb;unter/über \Tage arbeiten yer altında/üstünde çalışmak -
16 zutage
-
17 herauskommen
herauskommen v/i <unreg, -ge-, sn> ortaya çıkmak; yayımlanmak; piyasaya çıkmak;groß herauskommen büyük başarı olmak;es kommt nichts dabei heraus bundan (hiç)bir sonuç çıkmaz -
18 aufkommen
auf|kommenein schwacher Wind ist aufgekommen hafif bir rüzgâr çıktı;Zweifel \aufkommen lassen şüpheye [o kuşkuya] düşürmek;keine Zweifel \aufkommen lassen şüphe [o kuşku] uyandırmamak2) ( sich erheben) kalkmaksie muss für ihren Mann \aufkommen kocasını geçindirmek zorunda5) ( landen) inmek -
19 auftauchen
-
20 auftreten
auf|treten1) ( auf Fuß) basmak2) ( erscheinen) görünmek, ortaya çıkmak3) ( sich zeigen) kendini göstermek, baş göstermek5) ( sich verhalten) tavır takınmak
См. также в других словарях:
ortaya çıkmak — 1) yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek ... yani tam muhalefetin istediği gibi bir kabine buhranı ortaya çıkmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) biri kendini göstermek Lanet filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah a ve kullara karşı hezeyan eden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
foyası meydana (veya ortaya) çıkmak — bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortaya atmak — söylemek, ileri sürmek İşte bu söz üzerinedir ki Servet Bey, apartmana çıkmak emelini ciddi bir tasavvur hâlinde ortaya atmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
aksilik çıkmak — engel ortaya çıkmak Pazarlık bitecek gibiyken bir aksilik çıktı … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıp diye çıkmak — beklenmeyen bir zamanda ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aslı çıkmak — gerçek olduğu anlaşılmak, gerçek olduğu ortaya çıkmak Söylenenlerin aslı çıkarsa güç duruma düşecek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ipliği pazara çıkmak — kötü nitelik ve suçları ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahneye çıkmak — 1) tiyatro, müzik vb. sanatçılar için sanatını izleyici önünde uygulamak, göstermek Türk kızı, orada sahneye çıktı ilk defa. Y. Z. Ortaç 2) mec. kullanılmak, görünmek, ortaya çıkmak Almanca yanında ara sıra Hırvatça da sahneye çıkıyor. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
acısı çıkmak — (bir şeyin) bir şeyin olumsuz, kötü sonucu bir süre sonra ortaya çıkmak Dünkü yorgunluğun acısı bugün çıktı … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana çıkmak — 1) ortaya çıkmak, görünmek Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı. S. F. Abasıyanık 2) belli olmak Askerlikte hasta olduğu meydana çıktı. 3) yetişmek, büyümek Altınyaprak Şirketi bizim son ekmek kapımızdı, bundan sonra … Çağatay Osmanlı Sözlük
sâdır olmak — ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük